Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oturumda yapacağı konuşmanın ana gündemini, İsrail’in Gazze’deki saldırıları, Filistin’in devlet olarak tanınması ve uluslararası toplumun İsrail’e karşı atması gereken adımlar oluşturacak.
Erdoğan, başbakanlık döneminden bu yana BM kürsüsünde yaptığı konuşmalarda Filistin meselesini sürekli gündeme taşıdı. İsrail’in işgal ve saldırı politikalarını “insanlık dramı” olarak nitelendiren Erdoğan, çözümün 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasından geçtiğini her fırsatta vurguladı.
2007’deki ilk Genel Kurul konuşmasında Orta Doğu’daki en büyük istikrarsızlık kaynağının Filistin sorunu olduğunu dile getiren Erdoğan, sonraki yıllarda da BM’nin etkisiz kaldığını, İsrail’in uluslararası hukuku ihlal eden uygulamalarına karşı herhangi bir yaptırım uygulanmadığını eleştirdi. 2011’deki konuşmasında, İsrail’in fosfor bombası kullanmasına rağmen ceza görmediğini hatırlatarak, “Adalet bu mu?” sorusunu yöneltmişti.
2019’da ise haritalarla Filistin’in yıllar içinde küçülmesini dünyaya gösteren Erdoğan, “İsrail’in sınırları neresidir?” diyerek BM kararlarının uygulanmadığını sert bir dille eleştirmişti. 2020’deki konuşmasında da, “Türkiye olarak Filistin halkının rıza göstermediği hiçbir plana destek vermeyeceğiz” mesajı vermişti.
Son yıllarda “Dünya beşten büyüktür” vurgusunu öne çıkaran Erdoğan, BM Güvenlik Konseyi’nin işlevsiz kaldığını, uluslararası barışın birkaç ülkenin insafına bırakılamayacağını ifade etmişti. 2024’teki 79. Genel Kurul konuşmasında ise, Gazze’de yaşananların “soykırım” olduğunu belirterek, uluslararası toplumu İsrail’e karşı somut adımlar atmaya çağırmıştı.
Bu yılki Genel Kurul’da da Erdoğan’ın yine Filistin’i merkeze alacağı, Gazze’de devam eden saldırıları soykırım olarak nitelendireceği ve Filistin’in devlet olarak tanınması için çağrılarını tekrarlayacağı belirtiliyor. Ayrıca Erdoğan’ın, İsrail’e yönelik uluslararası yaptırım ve zorlayıcı tedbirlerin gündeme alınması gerektiğini vurgulaması bekleniyor.
