FETÖ’nün İslami hareketleri zayıflatma operasyonları

0
FETÖ’nün İslami hareketleri zayıflatma operasyonları
FETÖ sadece bir terör örgütü değil, İslam’ı içeriden çökertmeye çalışan bir mankurt hareketidir. Rakip gördüğü her İslami yapıyı hedef almış, fitneyle zayıflatmış, devleti ele geçirme adına her türlü ihanetin taşeronu olmuştur.

15 Temmuz’un 9. yılındayız. Laik-Kemalist kesim, İslami camiaların FETÖ’ye karşı durmadığını iddia ediyor. Oysa FETÖ’yle en ağır mücadeleyi veren, en büyük bedeli ödeyenler bizzat İslamcılar oldu. Dahası, Kemalist-laik çevrelerle FETÖ’nün, İslamcılara ve İslami camialara karşı zaman zaman ortak hareket ettiğine de şahit olduk. Bunun en büyük örneği, 28 Şubat darbesi ve Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’na gerçekleştirilen operasyonlar ve işkencelerdir. FETÖ’nün iki temel hedefi vardı: İslam’ı tahrif etmek ve devleti ele geçirmek. Bunu yaparken de kendisine rakip olarak gördüğü tüm İslami yapıları sistematik olarak tasfiye etmeye çalıştı. İşte o operasyon zincirinin izleri:

İskenderpaşa Cemaati

İskenderpaşa cemaati Zahit Kotku ve Esad Coşan Hoca önderliğinde Türkiye’nin hem manevî hem siyasî sahasında etkin olmuş bu cemaat, 80’li ve 90’lı yıllarda adeta bir İslami okul gibiydi. Dergiler, yayınlar, camia içinde yetişen devlet adamları ve halkla güçlü irtibatı vardı. Bu güç, FETÖ’nün dikkatini çekti. İskenderpaşa ile Milli Görüş arasında çıkarılan ihtilaf, FETÖ’nün oyunlarından biriydi. Es'ad Coşan Hocanın ehli sünnet, yerli, milli ve vatansever duruşunun Milli Görüş Hareketi üzerinde etkin olmasını istemeyen FETÖ ve dış odaklar, gelecekte iktidar olacak potansiyeldeki Milli Görüş Hareketini yerli ve milli damardan koparmak amacıyla Es’ad Hocayı tasfiye ettiler. Bu ihtilafı Milli Görüş Hareketinde kimin söz sahibi olmasından öte Anadolu’nun saf ehli sünnet itikadı üzerinde kalıp kalmaması üzerine olan bir ihtilaftı. Araya nifak sokularak iki yapı zayıflatıldı. Esad Coşan’ın 2001’de Avustralya’da suikasta kurban gitmesiyle cemaat büyük yara aldı. Bu suikasta dair Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın da tehditlerde bulunduğu yönünde tanıklıklar bulunuyor.

İsmailağa Cemaati

Nakşi geleneğini güçlü şekilde sürdüren İsmailağa Cemaati de FETÖ’nün hedefindeydi. Hızır Ali Muratoğlu Hoca ve Bayram Ali Öztürk Hoca, FETÖ’nün dinler arası diyalog projesine açıkça karşı çıktı. Peş peşe suikastlar ile şehit edildiler. Bu suikastların dosyasını soruşturan savcı ve hâkimlerin sonradan FETÖ mensubu çıkması, olayın perde arkasını gözler önüne serdi. FETÖ, ayrıca suikastları başka cemaatlerin üstüne atarak fitne çıkarmaya da çalıştı.

Risale-i Nur Cemaati

FETÖ, Bediüzzaman’ın mirasını tahrif etmeye çalışınca Nur talebeleri ciddi karşı duruş sergiledi. 17-25 Aralık öncesinde de FETÖ’nün metodunu, söylemini ve din anlayışını sert biçimde eleştirdiler. Birçok camianın ileri geleni tehdit edildi. Telefonla Amerika’dan aranarak sindirilmeye çalışıldılar. FETÖ’nün Risaleleri sadeleştirme adı altında tahrif etme çabaları, en net kırılma noktası oldu.

İBDA fikriyatı

Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu, daha 1990’larda FETÖ’nün ne olduğunu açıkça yazan nadir isimlerden biriydi. “Yerli Lawrens” manşetleriyle dinler arası diyalog ihaneti teşhir edildi. Bunun bedeli ağır oldu. 28 Şubat’ın görünen yüzü Kemalistler olsa da FETÖ, perde arkasında aktifti. İBDA fikriyatı hedef yapıldı. Mirzabeyoğlu 16 yıl boyunca ağır işkencelerle cezaevinde kaldı. FETÖ’cü polis, savcı ve hâkimlerin organize ettiği bu operasyon, İslami dünya görüşünü bastırma hamlesiydi.

Milli Görüş Hareketi

Necmettin Erbakan’ın liderliğini yaptığı Milli Görüş hareketi, FETÖ’nün en büyük hedeflerinden biriydi. Çünkü bu hareket, devlette Müslüman kadroların önünü açtı. Erbakan’a karşı duydukları nefret, 28 Şubat’ta iyice ortaya çıktı. FETÖ, darbeye destek vererek Refah-Yol hükümetinin devrilmesinde etkili oldu. 

Alperen Hareketi – Muhsin Yazıcıoğlu

FETÖ, İsrail karşıtı, dik duran Yazıcıoğlu’ndan da rahatsızdı. 2009’daki suikastta rolü olduğuna dair güçlü bilgiler, belgeler ve tanıklıklar mevcut. Bu konuda FETÖ mensuplarının yargılanması sürüyor.  Yazıcıoğlu’nun şehadetinden sonra Alperen Hareketi ciddi sarsıldı.

Tahşiye Grubu

Nurcu bir damar olan Tahşiye grubu, dinler arası diyalog eleştirisiyle FETÖ’nün hedefi oldu. Mehmet Doğan Hoca 17 ay cezaevinde kaldı. Grup, El Kaide ile ilişkilendirilerek kriminalize edilmeye çalışıldı. Medyada, dizilerde ve gazete manşetlerinde açıkça hedef gösterildi.

Deniz Feneri ve İHH

Yardım kuruluşları da FETÖ’nün hedefindeydi. Deniz Feneri hakkında Almanya merkezli kumpaslarla halkın güveni zedelendi. Amaç, “Kimse Yok Mu” isimli FETÖ yapılanmasını parlatmaktı. İHH ise Mavi Marmara sürecinden sonra doğrudan hedef alındı. Yardım tırları durduruldu, terörle ilişkilendirilmeye çalışıldı. 

Şahımerdan Sarı Hoca 

Şahımerdan Sarı Hoca, daha 80’li yıllarda FETÖ’ye "ümmeti bölen kâfir" diyordu. Bu yüzden zindanlara atıldı, ailesiyle birlikte yıllarca hicret hayatı yaşadı. 2016’da yazdığı şiir, FETÖ’nün gerçek yüzünü çok önceden görmüş bir alimin haykırışıdır.

Hülasa

FETÖ sadece bir terör örgütü değil, İslam’ı içeriden çökertmeye çalışan bir mankurt hareketidir. Rakip gördüğü her İslami yapıyı hedef almış, fitneyle zayıflatmış, devleti ele geçirme adına her türlü ihanetin taşeronu olmuştur. Velhasılı Yahudi'nin her türlü renkte olan, ideolojide olan uşaklarının Müslüman Anadolu'da yeri yoktur. 

15 Temmuz İşgal-Darbe girişiminin 9. yıldönümünde tüm şehitlerimizi rahmet, minnet, hasret ve gıpta ile yâd ediyorum. 

Yorum Yazın