İBB itirafçıları her şeyi itiraf etti mi

0
İBB itirafçıları her şeyi itiraf etti mi
"İmamoğlu'nun A Takımı'nda yer alan önemli isimlerin birçoğu itirafçı oldu. İlk 10 içinde yer alan Ertan Yıldız, Ali Nuhoğlu, Hüseyin Köksal, Yakup Öner ve Adem Soytekin'in itirafları kendi deyimleriyle kurdukları "sistemi" deşifre edecek kadar önemliydi."

Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür bugünkü "İtirafçılar her şeyi itiraf etti mi?" başlıklı yazısında, Ekrem İmamoğlu suç örgütü içinde itirafçı olanların bildikleri her şeyi anlatmadıklarını yazdı.

"İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 19 Mart 2025'te yolsuzluk ve terör suçlamalarıyla başlatılan soruşturmada başta Ekrem İmamoğlu olmak üzere çok sayıda İBB çalışanı, müteahhidi gözaltına alındı ve "suç örgütü kurmak, rüşvet almak, irtikap ve ihaleye fesat karıştırmak" gibi suçlardan tutuklandı.
Ardından da dalga dalga operasyonlar geldi ve tutuklananların sayısı arttı. Sonra da itiraflar gelmeye başladı. İmamoğlu'nun A Takımı'nda yer alan önemli isimlerin birçoğu itirafçı oldu. İlk 10 içinde yer alan Ertan Yıldız, Ali Nuhoğlu, Hüseyin Köksal, Yakup Öner ve Adem Soytekin'in itirafları kendi deyimleriyle kurdukları "sistemi" deşifre edecek kadar önemliydi.
Ancak yeterli değildi. Çünkü söyledikleri kamuoyu açısından sarsıcı olsa da gerçek rolleriyle kıyaslandığında devede kulak kalıyordu. Mesela uzun zamandır yazdığım ve izlediğim müteahhit Ali Nuhoğlu ve İBB İştiraklerinden Sorumlu Ertan Yıldız'ın itirafları eminim bildiklerinin onda biri bile değil. Sanki işin içinde değil de çevresinde dolaşan birileri gibi anlatıyorlar.

ÇARKI BİRLİKTE ÇEVİRDİLER
"Etkin pişmanlık" sahnesine birer birer çıkan bu isimlerin ortak özelliği şu: Herkesin suçunu söylüyorlar ama sıra kendi suçlarına gelince gizliyorlar.
Hiçbiri açık açık çıkıp şunu anlatmıyor:
Hiç yapılmamış işler için kesilen naylon faturalarla İBB'den ne kadar para çekildi?
İhalelere girmemiş taşeronlara işler yüzde 10 komisyonla nasıl devredildi?
Ya da üst düzey yöneticilere "sus payı" olarak ne kadar ödeme yapıldı?
Bugün kamuoyuna sunulanlar, tam bir karartma stratejisinin parçası. Ne doğru ne yalan... İmamoğlu bugünün post-truth siyasetçisiyse onlar da bu sürecin post-truth müteahhidi, belediye bürokratı.
Söyledikleri halkın kafasını karıştıracak kadar bulanık, yargının elini zayıflatacak kadar hesaplı. Bu bir itiraftan çok organize suskunluğun makyajlı yüzü gibi.
Sistemi kuranlar, yönetenler aynı zamanda şikâyetçiler.
İronik bir durum bu. İtirafçılar, sanki Ekrem İmamoğlu'nun baskısı altında bu işlere zorlanmışlar gibi anlatıyor. Oysa yıllarca onunla birlikte oturdular, aynı sofradan beslendiler, o çarkı birlikte çevirdiler. Şimdi hiç dahilleri yokmuş gibi bir tavır içindeler. Sistemi yürüten, ayakta tutanların neler döndüğünü bilmiyor olmaları mümkün değil. Bu, yıllarca başrol oynamış bir oyuncunun final sahnesinde figüran taklidi yapmasıdır.
Peki neden gerçek bilgi yok ortada? Neden sadece sistemin vitrin kısmı konuşuluyor da arka odalar sessiz? Çünkü amaç gerçeği ortaya koymak değil. Amaç, biraz konuşarak çok şeyi gömmek. Bu tipik bir FETÖ yöntemi.
Savcılığın elinde kamuoyuna yansıyanlardan farklı şeyler var mı bilmiyorum ama bu isimlerin söyledikleri buzdağının sadece görünen kısmı. Mesela otel odalarında kimlerle neden buluştular ve ne konuştular? Bu konuda bir açıklamalarının olmaması ilginç değil mi?

BU BİR AHLAK KRİZİDİR
Nuhoğlu'nun, Ertan Yıldız'ın bunları bilmeme ihtimali yok. Sanki sinsi bir oyun oynanıyor ve "yolsuzluk" sıradanlaştırılıyor. CHP ve medyasının "suçüstü" yapılsa bile inanmayacak ruh hâli içinde olmaları da bunu gösteriyor ve birbirini besliyor. Bu da bir siyasi tutum olarak vicdanları kanatıyor.
Çünkü bu bir belediye meselesi değil, ahlak krizidir. İBB'den yayılan bu çürüme artık siyasi bir tercih değil, ahlaki bir çöküştür. Fatih Keleş'in ofisi bir para istasyonu, Florya'daki başkanlık konutu bir nakit terminali, Meclis üyeleri ise sistemin yerel "taşıyıcıları" olmuşken; CHP yönetiminin, "masumiyet" sloganları hipnotize olmuş sosyoloji tarafından alkışlansa da milletin hafızasında kabul görmez ve tarihe kara bir leke olarak geçer.
Son bir soru: İtirafçıların çoğu neden hastanelerde yatıyor?"

Yorum Yazın