Tercüme | Aya Al-Hattab: Gazze açlıktan ölüyor, bilmiyormuş gibi yapamayız

0
Tercüme | Aya Al-Hattab: Gazze açlıktan ölüyor, bilmiyormuş gibi yapamayız
Gazze’de insanlar aynı anda hem bombalarla hem kurşunlarla hem de açlıkla öldürülüyor fakat dünya normalmiş gibi davranmaya devam ediyor. Bu cehennemi andıran süreç ne zaman sona erecek?

 Son Gazze savaşı başlamadan önce, halamın torunu Hamza’yı hiç tanımamıştım. Hatta adını bile doğru düzgün bilmiyordum. 7 Ekim sonrasında işgal güçleri Gazze Şehri’ni askerî bölge ilan edince, annesinin evi bizim için tek sığınak hâline geldi ve onunla zaman geçirme fırsatım oldu.

Hamza Othman, hayat dolu ve neşeli 13 yaşında bir çocuktu. İki erkek kardeşi ve bir kız kardeşi vardı. Refah'ta birlikte geçirdiğimiz dört ay boyunca, onun ne kadar özel biri olduğunu kısa sürede fark ettim.

Halam onu çok severdi ve hep onun için endişelenirdi. Alışverişlerde ona yardım eder, her dışarı çıkışında ona eşlik ederdi. Her sabah halamın evine gider, sadece “günaydın” demek ve onunla biraz vakit geçirmek için bile olsa uğrardı.

Bu acımasız soykırımın ve Gazze halkına dayatılan kıtlığın 20’nci ayında, onun öldüğü haberini aldım. Etrafımız yıkım ve ölümle çevriliydi ama onun ölüm biçimi beni şok içinde bıraktı.

Hamza, amcasıyla birlikte yardım dağıtım noktasına gitmişti ve orada İsrail güçleri tarafından başından vuruldu. Hemen ölmedi ancak durumu kritikti.

İsrail'in ne kadar acımasız olabileceğini hayal edebiliyor musunuz? Açlıktan ölmemek için ailesine yiyecek getirmeye çalışan küçük bir çocuk, sırf yardım almaya gittiği için infaz edildi.

Hamza’nın büyükannesi bu haberi alınca, yakıcı güneşin altında sokaklara fırladı. Acıyla, korkuyla ve çaresizlikle oradan oraya koştu. Torununu o hâlde görünce kısmi felç geçirdi.

O andan itibaren onun başından hiç ayrılmadı. Bir süre, iyileşme umudu vardı. Hamza, ailesi ve büyükannesi için var gücüyle hayatta kalmaya çalışıyordu. Güney Gazze’de bir hastanede yaklaşık bir hafta tedavi gördü.

Bir gün büyükannesi elini tuttu, yanına oturdu ve fısıldayarak, “Eğer beni duyuyorsan, elimi sık” dedi. O da sıktı. Bu herkese umut verdi. Gerçekten kurtulacağına inanmıştım.

Ama ne yazık ki, iki gün sonra aldığı yaralar nedeniyle hayatını kaybetti.

O an hissettiğim tek şey, onun böylesine zalimce bir şekilde bizden alınmasının ne kadar adaletsiz olduğuydu. O bunu hak etmiyordu. Kalbim, bu adaletsiz dünyaya karşı nefretle doldu.

Sonra ailesini düşündüm. Hamza’nın büyükannesi onsuz yaşamaya nasıl dayanacak? Dünyası tamamen boş olacak. Sadece Gazze’de insanlar aynı anda açlıktan, bombalardan ve kurşunlardan ölebilir. Hatta açlıktan kurtulmaya çalışırken bile…

Geride kalanlar için, sessiz bir ölüm var: Yasın, kalp kırıklığının, ezici zulmün ölümü.

Onu unutmaya kendime izin veremem. İsrail’in onun hatırasını da bu dünyadan silmesine göz yumamam. Bu yüzden Hamza’yı çocukluğun masumiyetinin, nezaketin ve sıcaklığın simgesi olarak hatırlıyorum. Her sabah kardeşlerine kahvaltı hazırlardı.

Ayrıca kardeşi Muhammed ile birlikte bir gün üniversitede yan yana okuyup ünlü doktorlar olma hayalini paylaşırlardı.

Gerçekten olağanüstü bir insan olma potansiyeli vardı ve toplumuna çok şey katacaktı.

Ama onun güzel hayalleri, bu acımasız ve merhametsiz savaşın gölgesinde asla var olamazdı. Muhammed şimdi hem en yakın arkadaşını hem de sevgili kardeşini kaybetmiş olarak hayatta kalmaya çalışıyor.

Dünya, İsrail’in ablukası nedeniyle Mart ayından bu yana Gazze’de yıkıcı bir kıtlık yaşandığını bilmiyormuş gibi davranamaz. Daha da kötüsü, yardım dağıtım noktaları artık Filistinliler için ölüm tuzağı hâline geldi. Hamza gibi insanlar yardım almaya, ailesini doyurmaya gidiyor — ve açlıktan ölmek yerine orada öldürülüyor.

Bu noktalar yardım noktaları değil; utanç ve katliam noktalarıdır.

13 yaşındaki Hamza, kurşunlar ve hava saldırıları arasında ailesine yardım etmek için elinden geleni yaptı. Dışarıda, İsrail’in Filistinlilere Gazze’de yaşattığı kâbusun dışında kalan insanlar ve liderler bu kadar güce sahipken neden daha çok kişi ses çıkarmıyor? Neden acil yardımların ulaşması için İsrail’e baskı yapılmıyor? Neden bu katliam durdurulmuyor?

***

Yazının müellifi Aya Al-Hattab, Gazze’de yaşayan bir yazar ve mütercim.

Yorum Yazın