Yeni Şafak gazetesi yazarı Abdullah Muradoğlu “Trump kampı”nda İsrail isyanı!" başlıklı yazısında, ABD'nin terör devleti İsrail'e desteğinin ABD içinde meydana getirdiği huzursuzluğu yazdı:
"Tel Aviv merkezli “Haaretz” gazetesinde geçen Mayıs’ta yer alan bir haberde İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırımla ilgili askerî harcamalarının yüzde 70’ini ABD fonlarından sağladığı belirtilmişti. Gazze’de, Batı Şeria’da soykırım devam ediyor ve ABD de İsrail’e askerî yardımı sürdürüyor. ABD her yıl İsrail’e 3.8 milyar dolarlık askerî yardım yapıyor. Gazze’deki soykırım sürecinde görüldüğü gibi ABD yıllık rutin yardımın dışında da İsrail’e para akıtıyor.
Cumhuriyetçiler’in ve Demokratlar’ın Merkezci kanatları İsrail’e sorgusuz sualsiz destek konusunda adeta “tek parti” gibi çalışıyor. ABD Kongresi’nde hangi parti çoğunluk olursa olsun, bu değişmiyor. Bu noktada Amerikan halkının ne düşündüğününse pek bir önemi yok. İsrail Lobisi, Askerî-Endüstriyel Kompleks, Neoconlar, ana akım medya ve sözde düşünce kuruluşlarından oluşan bir ortaklık ABD’nin İsrail politikasında belirleyici oluyor. Bu ortaklığa Siyonist Yahudiler’den bile daha İsrailci olan “Hıristiyan Siyonistler”i de eklemek gerekiyor.
Son yıllarda ABD Kongresi’nde, çoğun Demokrat Parti’nin “İlerici-Sol” kanadından olmak üzere İsrail’e yönelik eleştirilerin artması İsrail yanlısı ortaklığı zorluyor. Trumpçı kamptaki “Önce Amerika”cılar arasında da dış yardımların sınırlandırılmasına ilişkin şiddetli tartışmalar yaşanıyor. Geçenlerde ünlü muhafazâkâr yorumcu Tucker Carlson İsrail’in çıkarlarının ABD’nin çıkarlarının önüne konulmasından duyduğu endişeyi dile getiriyordu. Carlson’a göre, Trump’ı Beyaz Saray’a taşıyan “Önce Amerika Koalisyonu” dağılma tehlikesiyle yüz yüze.
Siyonistler, İsrail’in ABD‘nin yardımı olmadan savaşlarını sürdüreceğini iddia etseler de buna kendileri de inanmıyorlar. Siyonistler’in en büyük korkusu ABD’nin askerî ve diplomatik desteğinden mahrum kalmak. ABD olmadan İsrail’in ayakta kalamayacağını çok iyi biliyorlar.
“Trumpçı kamp”taki dış yardımların sınırlandırılması gerektiğini savunan eğilim söylem düzeyinde Trumpçı taban üzerinde bir hayli etkili olsa da ABD’nin İsrail’e silah ve para desteğini sona erdirecek güce henüz sahip değil. “Önce Amerika”yı “Önce İsrail” olarak kurgulayanlarla “Önce Amerika”yı sadece “Amerika” olarak görmek isteyenler arasındaki ayrışmaysa gün geçtikçe derinleşiyor. “İsrail Lobisi”yle bağlantılı yayınlarsa İsrail’e yardımın kısıtlanmasını isteyenleri hedef alıyor ve bu siyasetçileri ‘Yahudi karşıtı’ olarak etiketliyorlar.
Sıradan Amerikalılar da vergi dolarlarının İsrail’in savaşlarını finanse etmesinden rahatsızlık duyuyorlar. Son zamanlarda “Trumpçı Cumhuriyetçiler” arasında bu rahatsızlık artık açıkça ifade ediliyor. Cumhuriyetçi Kongre üyesi Marjorie Taylor Greene bunlardan sadece biri. İsrail’in savaşlarına ABD’nin doğrudan bulaşmaması gerektiğini savunan Greene “ İsrail Lobisi”nin siyasetçiler üzerindeki nüfuzundan rahatsız olduğunu da sık sık dile getiriyor. İsrail veya bir başka ülke için yapılan yardımların Amerikalıların ihtiyaçları için harcanmasını isteyen Greene’in İsrail’den “Nükleer İsrail” olarak söz etmesi de dikkatlerden kaçmıyor.
“2026 Yılı Savunma Bakanlığı Ödenek Yasası”nda İsrail’e, Ürdün’e ve Tayvan’a 500’er milyon dolarlık ek yardım öngörülüyor. Greene 9 Temmuz’da “X” hesabından yaptığı paylaşımda ABD’nin İsrail’e her yıl 3 Milyar Dolardan fazla para verdiğine dikkat çekerek şöyle diyordu:
“Nükleer silahlı İsrail’in ulusal borcu, bizim 37 TRİLYON Dolarlık felç edici ulusal borcumuza kıyasla 400 Milyar Doların altında. Nükleer silahlara sahip İsrail’in savunması ve borcu kontrol altında görünüyor, bu nedenle Amerikalı vergi mükelleflerinin Nükleer silahlara sahip İsrail’e ABD savunma faturamızdan 500 milyon dolar daha vermeleri gerekmemelidir.”
Greene İsrail’e 500 milyon dolarlık yardımın durdurulması için değişiklik önergesi de sundu. Önerge Ürdün ve Tayvan’a ek yardımların durdurulmasını da içeriyor. Bu hafta Temsilciler Meclisi’ndeki ilgili komitede tasarının Greene’in önergesiyle birlikte ele alınması bekleniyor.
ABD Kongresi’ndeki iki partili İsrail yanlısı aritmetik değişmedikçe Greene ve diğerlerinin bu ek yardımları engellemeleri pek mümkün gözükmüyor. Yine de bu tür girişimler Amerikan kamuoyunda “İsrail Lobisi”nin ve İsrail’in sınır tanımayan saldırganlığının daha fazla tartışılmasını sağlıyor. İsrail Ortadoğu’da ABD için ‘stratejik bir varlık’ olarak görülüyordu. Bu yaklaşım etkisini yitiriyor ve İsrail’i ABD için “yük” olarak görenlerin sayısıysa giderek artıyor."