Ersin Çelik: Küresel medya pes etti sıra Siyonizm’in dijital duvarında

0
Ersin Çelik: Küresel medya pes etti sıra Siyonizm’in dijital duvarında
"Netanyahu’nun küresel medya çökerken örmeye kalktığı dijital duvar, bu kolektif vicdanın ağırlığı altında çatırdayarak yıkılmaya mahkum olacak. Siyonizm, sonunda sadece bot ordularına ve paralı aparatlarına konuşurken, devasa bir yankı odasına hapsolacak."

Yeni Şafak gazetesi yazarı Ersin Çelik bugünkü "Propagandanın çöküşü: Küresel medya pes etti sıra Siyonizm’in dijital duvarında" başlıklı yazısında, "Netanyahu’nun X (Twitter) ve TikTok üzerinden yürütmeye başladığı propaganda stratejisi; genç kuşaklara karşı kaybedilen savaş olacak." diye yazdı:

"Gazze soykırımı başladığı günlerde şunu net olarak gördük: Küresel medya, İsrail’i korumak ve sivillerin katledilmesine gerekçeler sunmak için çalışan devasa propaganda makinasına dönüştü.

“İşgal Kuvvetleri Bülteni” yayıncılığı yapmak küresel medyanın kodlarında hep vardı. Anımsayalım, İngiliz BBC ile Amerikan CNN kanalları; Irak’ın 2003 yılında işgal edilmesinin önünü açmak için “Enformasyon Birliği” oluşturmuş ve şehirleri yerle bir edip bir milyondan fazla sivili katleden askerlerin güçlerine güç katmışlardı.

Tarafsız, objektif ve insan odalı yayıncılığın ilkelerini tüm dünyaya dayatan ancak uygulama aşamasında kendi değerleriyle çelişen; New York Times, Washington Post, Bild, Guardian, Reuters, Associated Press, BBC, CNN, Deutsche Welle gibi etkin yayın kuruluşları da 7 Ekim’den sonra soykırım cephesinde pozisyon aldılar.

***

İTİBAR KAYBINDAN DÖNÜŞ
Kitleleri İsrail lehine yönetmek üzere belirlenen yayın politikaları hesap edilmeyen bir kırılmaya neden oldu. Bu körü körüne destek, «dünya sokaklarında» ve kamuoyunda “insanlığın büyük bir nefretle İsrail’i kusması” olarak tarif edilecek bir infiale yol açtı. Medyanın propaganda aygıtı olarak çalışması, kendi içlerinde de kırılmalara neden oldu; örneğin, New York Times gibi kurumlarda İsrail›in eylemlerini protesto eden gazeteciler istifaya zorlandı.

Kitlesel itibar kaybı, sokaktaki tepkilerin yanı sıra anketlere ve gözlemlere de yansıdı. Öyle ki, eski ABD Başkanı Trump’ın “Halkım ve bana oy verenler İsrail’den nefret ediyorlar” şeklindeki itirafı, bu toplumsal nefreti kamusallaştıran çıkış olarak kayıtlara geçti. Batılı toplumlar bu süreçte aşılmaz sanılan eşikleri atladı. Soykırım destekçilerinin otellerden, kafelerden kovulma gibi somut tepkilerle karşılaşması, küresel medya kuruluşlarını ve arkalarındaki siyasi iradeyi “orta yollu” bir dil tutturmaya mecbur bıraktı.

***

NETENYAHU’NUN “ÇARESİZLİK” HAMLESİ
Küresel medyanın çok değil birkaç ay önce meşrulaştırdıkları Gazze soykırımını şimdilerde belgeleyen haberlere imza atması İsrail’i yeni bir arayışa soktu ve insan kasabı Netanyahu, geçtiğimiz eylül ayında Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu için gittiği New York’ta, askeri sahada ve diplomaside yaşadığı çok yönlü çöküşü dijital dünyaya taşıyan bir «çaresizlik» hamlesi yaptı.

BM salonlarında diplomatların salonu terk etmesiyle karşılaşan Netanyahu, kaybettiği uluslararası itibarı geri kazanmak için New York’taki İsrail Konsolosluğu’nda bir grup Amerikalı sosyal medya fenomeni (influencer) ile masaya oturdu. İsrail’in el kanlı başbakanı, Lizzy Savetsky ve Emily Austin gibi isimlerin de aralarında bulunduğu içerik üreticisi gruptan, sosyal medyayı bir “silah” gibi kullanmalarını ve İsrail için “savaşmalarını” istedi.

***

DİJİTAL APARATLARIN TASFİYESİ: “BLOCKOUT 2024”
Dünyanın gözleri önünde yapılan bu görüşme, Siyonist propaganda makinesinin artık iflas ettiğinin bir itirafıydı aslında. Ancak İsrail’in, 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan düzenin “politik aparatları” vazifesini yüklemek istediği bu yeni medya figürleri, çoktan “tasfiye” edilmeye başlanmıştı. Özellikle bilinçli genç sosyal medya kullancıları, bahsi geçen isimleri soykırımın bir parçası olarak kodlamış ve “Blockout 2024” adını verdikleri dijital boykot girişimiyle cezalandırmışlardı.

Veriler de soykırım tasfiyesini net bir şekilde doğruluyor: Gazze’de yaşananlara duyarsız kalmakla mimlenen; Haley Kalil 100 bin, Kim Kardashian yaklaşık 1 milyon ve Selena Gomez 1 milyondan fazla takipçi kaybetti. Daha da önemlisi, Netanyahu ile bizzat çalışan Lizzy Savetsky gibi propagandistler, İsrail’e destek arayışındaki içeriklere başladıklarında on binlerce organik takipçiyi ve «pazarlanabilir» olmadıkları gerekçesiyle menajerlik şirketlerini kaybettiler.

***

SİYONİZM’DEN KAÇIŞIN AYAK SESLERİ
Hem Batılı halklarda hem küresel medyada hem de dijital ekosistemde desteğini her geçen gün biraz daha yitiren İsrail’in elinde şimdi tek bir seçenek kaldı: Organik görünen “yapay” bir ekosistem inşa etmek. Paralı aparatların etkileşimlerini ayakta tutmak için artık yüzlerce sahte hesaptan oluşan bot orduları devreye sokuldu. Bu durum, sosyal medya platformlarını gerçeklikten kopuk, sadece İsrail’e çalışan devasa bir yankı odasına dönüştürmeye başladı ve genç kuşağın mecraları terk etmesini hızlandırdı.

TikTok ve Instagram gibi platformları “terk etmek” pek mümkün görünmese de genç kullanıcıların son bir yıl içinde Telegram ve Discord’a yönelmesi ile göç akımının ayak sesleri de yükseliyor.

***

PROPAGANDA NEDEN Mİ ÇÖKTÜ?
Netanyahu’nun X (Twitter) ve TikTok üzerinden yürütmeye başladığı propaganda stratejisi; genç kuşaklara karşı kaybedilen savaş olacak. Siyonizm’in günümüzdeki teorisyenlerinden Harari’nin da gördüğü ancak İsrail’in bir türlü ikna olmadığı bu nefret dalgası, 7 Ekim 2023’ten beri damla damla birikerek patlama noktasına geldi.

Siyonist propaganda makinesi; “kitleleri tek yönlü ikna etme” ve “ana akım medya aracılığıyla gerçeği bükme” ilkesine dayanarak çalışıyor. Batılı gençler, ailelerinin izlediği CNN veya BBC’de “İsrail iddiaları” olarak yumuşatılan haberi gördükten saniyeler sonra, telefonunu açıp Motaz Azaiza ve Salih el-Caferavi gibi Gazzeli gazetecilerin filtresiz, ham görüntüleriyle karşılaştılar. Şahitlik ettikleri keskin tezat tam propagandayı değil, o propagandayı yayınlayan ana akım medyayı “yalancı” konumuna düşürdü.

Bu noktada, İsrail’in ürettirdiği “aşırı havalı” ve “dans eden askerler” gibi düşük seviye içerikler, aynı akışta akan enkaz altındaki bebek görüntüleriyle yan yana geldiğinde, propagandanın kendisi bir nefret ve alay nesnesine dönüştü. Sosyal medya kullanıcıları için ise teyit mekanizması kurumsal sözcüler değil, paylaşılan içeriklerin altına yazılan yorumlar oldu. Böylesine paylaşımların altındaki kolektif akıl ve gerçekliğe dikkat çeken yorumlar, botları da kurumsal sesleri de anında boğdu.

***

ALGORİTMA DAYATMASINA KARŞI DİJİTAL DİRENİŞ
Peki, TikTok tamamen İsrail’in kontrolüne girerse ne olur? Yani Gazze’den gelen gerçek içerikler sistematik olarak sansürlenir ve İsrail propagandası algoritmik olarak dayatılırsa?

Eğer böyle bir abluka başlarsa, -ki gerçekleşmesi İsrail için kaçınılmaz- bence iki aşamalı direniş gösterilebilir:

1- Propaganda ile düet: TikTok’ta kalanlar, dayatılan propaganda videolarını “Düet” özelliğiyle alıp, hemen arkasına Gazze›deki bir enkaz görüntüsünü ekleyerek yeniden anlamlandırabilirler. Aynı hamle Instagram’da da “Remiksleme” ile yapılabilir. Böylece propaganda, antitezinin yani gerçeğin taşıyıcısı haline dönüşür.

2- Ekosistem parçalanır: Büyük kitle ise platformu terk edebilir. Sosyal medyanın 2000’lerin ortalarından beri devam eden seyri şunu gösterdi: Kullanıcılar ve özellikle de gençler bir platforma değil; eğlenceli içeriğe, bilgiye ve oluşturdukları topluluğa sadakat gösteriyorlar. «Ele geçirilmiş” TikTok›un bıraktığı boşluk «yeni TikTok» ile dolmaz elbette fakat ekosistem büyük ölçüde parçalanır. İki belirgin adres var: İçerik paylaşımı için Telegram kanallarına gidilir. Videoları yorumlamak için Discord ve Reddit›teki kapalı gruplara taşınılır.

***

SİYONİZM ODASINA HAPSOLUR
Netanyahu’nun küresel medya çökerken örmeye kalktığı dijital duvar, bu kolektif vicdanın ağırlığı altında çatırdayarak yıkılmaya mahkum olacak. Siyonizm, sonunda sadece bot ordularına ve paralı aparatlarına konuşurken, devasa bir yankı odasına hapsolacak. Ortaya çıkan bu yeni, «atomize» olmuş ve merkezi olmayan dijital ekosistemi kontrol etmek, tek bir platformu kontrol etmekten çok daha imkansız hale gelecek. İsrail’i karşı oluşacak bu doğal sivil direniş hattı propagandayı etkisiz hale getirmekle kalmaz; bizzat propagandanın üreticilerini, ektikleri nefretin ortasında yapayalnız bırakır. Gazze’nin insanlığa yeniden aşıladığı onur, vicdan ve adalet arayışının kaçınılmaz zaferi böylesine bir başkaldırıyla kazanılabilir…"

Yorum Yazın