İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nda etkin pişmanlık hükümleri çerçevesinde ifade veren itirafçı işadamı Adem Soytekin, 13 saatlik ifadesinde tüm bu süreci tek tek anlattı.
"Daireler aslında satılmadı. KİPTAŞ merkezde Ali Kurt'un yönettiği toplantıda ayrıldı. Liste yukarıdan geldi. Her şey planlıydı." Sabah gazetesinden Abdurrahman Şimşek'in haberine göre, İstanbul'daki delegelere Özgür Özel'e verecekleri oy karşılığı birer daire sahibi olacaklardı.
Kurultay günü geldiğinde ise sonuç, operasyonun tamamlandığını ortaya koydu: Özgür Özel, 812 oyla genel başkan seçildi. Kemal Kılıçdaroğlu ise 536 oyda kaldı.
Amaç sadece bir seçimi kazanmak değildi. Amaç, Özgür Özel'e bu partiyi emanetçi başkan olarak, geçici bir süre için teslim etmekti. Asıl hedef, ilerleyen süreçte tüm ipleri eline almaktı.
Kılıçdaroğlu'na yönelik bu planlı tasfiye, sadece bir lideri değil, CHP'nin ideolojik yüzyılık hafızasını da hedef aldı. CHP tarihinde böylesine aşağılık, böylesine alçakça kurgulanmış bir kurultay kumpası daha önce hiçbir zaman benzeri görülmedi.
Bu sadece bir siyasi değişim değil, belediye kaynaklarıyla, kamu imkanlarıyla, gayrimenkul ve parayla yapılmış bir siyasi darbe operasyonuydu.
İmamoğlu'nun ilk hedefi CHP İstanbul İl Başkanlığı'nı kendi kontrolüne almaktı. İş dünyasından toplanan paralarla bu yapı kuruldu. İl Başkanlığı'na kendi adamı Özgür Çelik getirildi.
Ardından CHP delegeleriyle bire bir temasa geçildi. Dağıtılan iPhone'lar, zarflarla sunulan binlerce dolar ve ikna edilemeyenlere "son çare" olarak sunulan 10 milyon TL değerindeki daireler.