Yeni Şafak gazetesi yazarı Yahya Bostan bugünkü "Gizli İsrailciler ortaya çıkacak" başlıklı yazısında, İsrail Diaspora Bakanlığı'nın Türkiye ve Katar'a yönelik başlatacağı kampanyanın İsrail'in Türkiye'deki 5’inci kol haritasını ortaya çıkaracağını yazdı:
"Geçtiğimiz günlerde ilginç bir haber radarıma takıldı. İsrail medyasına yansıyan bilgi şöyle: “İsrail Diaspora Bakanlığı, Katar ve Türkiye’ye karşı bir kampanya başlatmayı planlıyor.” Peki, kampanyanın ne olacağına ilişkin bir detay var mı? Yok. Ama bu öyle bir gelişme ki… Gizli İsrailcileri açığa çıkaracak… Nasılını anlatacağım. Ama önce tabloyu ortaya koyalım.
Bir. İsrail küresel algı savaşını kaybetti. Yalnızlaştı. ABD ve birkaç ülke dışında destek çıkan yok. Netanyahu, artık Batı başkentlerinde bile “aklını yitirmiş lider” olarak tanımlanıyor. Netanyahu ve ekibi “ABD’yi yanımızda tutsak yeter” diyor. Tel Aviv’in ABD’li siyasetçileri etkilemek için on milyonlarca dolarlık gizli kampanya yürüttüğü ortaya çıkmıştı. Bu kampanya yine Diaspora Bakanlığı imzası taşıyordu.
DİKKAT ÇEKEN ARAB NEWS ANALİZİ
İki. Türkiye için “değerli yalnızlık” günleri geride kaldı. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı denklemi değiştirdi. Brüksel, Ankara’yı güvenlik mimarisinin paydaşı görüyor. (Macron dedi ki.. “Fransa’nın Türkiye ile iddialı ikili gündem üzerinde çalışmaya hazır olduğunu Erdoğan’a ilettim.”) Washington’ın, Biden döneminde başlayan “Ankara’yla stratejik ve bölgesel konuşmalarının” Trump döneminde Ortadoğu, Kafkaslar, Balkanlar ve Afrika’da somutlaştığı görülüyor. Bu da Suudi Arabistan merkezli Arab News analizidir: İsrail’in Gazze’den sonra daha büyük bir tehdit haline gelmesi ile Arap dünyası Türkiye’ye yakınlaşmaya başladı.
Üç. Şam’da rejim değişikliği bölgesel denklemi değiştirdi. İran’ın gerilemesi üzerine İsrail, Türkiye ile rekabete giriyor. Bölgede “tek söz sahibi” olmak istiyor. Türkiye ile sorun yaşadığı iki konu var. Birincisi Gazze. İki devletli çözüm tartışmasını ısrarla gündemde tutan ve bunun New York Bildirisiyle kurumsallaşmasına katkı sunan Ankara’dır. Ülkelerin art arta “Filistin’i tanıyacağız” açıklaması Tel Aviv için mevzi kaybıdır. İkincisi Suriye. İsrail Suriye’yi bölmeye çalışıyor. Bu konuda karşısındaki en büyük engel, Türkiye’dir.
Genel tablonun alt kırılımları çeşitlendirilebilir. Ancak özellikle bu son iki madde, bizi daha çok ilgilendiriyor. Çünkü İsrail’in ateş edeceği noktalar burasıdır.
İSRAİL STRATEJİSİNİN ÜÇ AYAĞI
İsrail’in Türkiye’ye karşı muhtemel kampanyasının olası amaçları şudur:
Bir. Türkiye’yi yalnızlaştırmak. İsrail, Batı kampında Türkiye’yi “güvenilmez” göstermek için kaynaklarının önemli bir kısmını buraya ayıracaktır. Gerçekleri çarpıtarak Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerini irdeleyecek, Türkiye-Batı pozitif iklimini bozmaya çalışacaktır. Konuyla ilgili yeni gelişme: ABD Kongresi’nden 40 senatör, Türkiye’ye F-35 satılmaması için Dışişleri Bakanı Rubio’ya mektup gönderdi. Rubio, cevabi mektubunda ABD hükümetinin tutum değiştirmediğini belirtti.
İki. Türkiye’nin imajını aşındırmak. Türkiye’nin soykırım eleştirilerini “anti-semit, İslamcı” olarak kodlayacakları öngörülebilir. Bu kapsamda Türkiye’yi “Radikal örgütlerle” yanyana anma çabasına girecekleri aşikar. Uzun bir süredir yaptıkları Hamas özdeşleştirmesi, soykırımın gölgesinde kaldığı için bu çabalarını Suriye’ye taşıyorlar. Ahmet Şara’ya ısrarla Colani demeleri bundan. Şara’nın HTŞ geçmişine atıf yapıyorlar. Benzer vurgular SDG ile olası bir gerilimde ya da Türkiye’nin Afrika’daki varlığına ilişkin artarak sürebilir. Bu kapsamda siber saldırılar yaparak Türkiye’nin stratejik hamlelerini deşifre etmek ve bunlar üzerinden dezenformasyon kampanyası yürütmek başvuracakları yöntemler arasında sayılabilir.
Üç. Ankara’nın bölgesel manevra alanını daraltmak. Bu kapsamda uzun bir süredir Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi ile işbirliği yaptıklarını zaten yazıp çiziyoruz. Ancak kritik nokta Suriye’dir. Yaptıkları perde arkası çalışmalarla Trump’ın Suriye Özel Temsilcisi Barrack’a geri adım attırdılar. Barrack, görevden alınmamak için, Suriye’de “merkezi hükümet” yaklaşımından “federasyon olmasa da merkezi de olmayan bir hükümet” noktasına geldi. Bu ABD politikasında değişim işaretidir. Suriye ve İsrail’in Eylül ayında, New York’ta sınır güvenliği ile ilgili anlaşma imzalayacağı ileri sürülüyor. Anlaşmanın detayları net değil. İsrail’in Süveyda konusunda istediğini alması, SDG’yi cesaretlendirecektir. SDG’nin Şam Müzakere Heyeti Üyesi Bersüm’ün, “Şam hükümetinin tüm sivil ve güvenlik kurumlarını yok etmek istediği ve müzakerelerin durdurulduğu” açıklaması dikkat çekicidir. Eylül’de Berlin’de yapılacak Kürt-Yahudi kongresi de bu kapsamdadır.
YAKLAŞAN KAMPANYANIN FAYDASI
Elbette İsrail’in hangi adımları atabileceğine yönelik daha kapsamlı öngörü çalışmaları yapılabilir. Bu konuyu tartışmakta fayda var. Bu “yaklaşan kampanyanın” bir faydası da var. Onu vurgulayarak yazımı bitireyim:
Geçmiş örneklerden yola çıkarsak… İsrail’in bu tür kampanyalarda, Batılı konvansiyonel medya organları ve gazetecileri kullandığı, sosyal medyada oluşturulan hesaplarla el altından dezenformasyon yaydığı (Türkiye içinde, sosyal fay hatlarını tetikleyecek girişimlere karşı da uyanık olmalı), Batılı düşünce kuruluşlarına rapor yazdırdığı biliniyordu. Muhtemelen başvuracakları ilk görünür yöntem yine bu olacaktır. Biz de Türkiye ile ilgili yayınlanan dezenformatif, karşıt haber, yorum ve raporları, sosyal medya kampanyalarını yakından takip edeceğiz. Böylece İsrail’in 5’inci kol haritası da ortaya çıkmış olacak."