Sanat, mânâ ve mihrak problemi

Doğu’da -özellikle İslâm irfan geleneğinde- sanatın beslendiği kaynak bambaşkadır. Burada sanatçı, âlemi mânâlandırma meselesini baştan çözmüş gibidir; çünkü hareket noktasını tayin etmiştir. Pergelin bir ayağı tevhîde sabitlenmiş, diğer ayağı ise mevcudiyet sahasında serbestçe dolaşmaktadır. Bu muvazene, sanatçıyı ne dünyadan koparır ne de dünyaya hapseder. Aksine, her şeyin yerli yerinde durduğu bir idrak zemini inşa eder.

Hayy İbn Yakzân üzerine -Tasavvufi ve epistemolojik bir okuma-

Issız bir adada, medeniyetin şaşaasından, kelâmın ve kalemin gürültüsünden uzak, ne bir muallim ne de bir mektep görerek yetişen bir insan... Hayy İbn Yakzân, insan aklının ve ruhunun, saf ve müdahalesiz bir çevrede hakikate vasıl olabileceğini teşhir eden simgesel bir hikâyedir. İbn Tufeyl’in bu nadide eseri, hem epistemolojik bir deneyin hem de tasavvufi bir seyr-ü sülûkun alegorisidir.

Anadolu Ruhu'nu oluşturan kıraat kitapları 4: Envârü’l-Âşıkîn

“Envâr’ül-Âşıkîn” bir aşk ve vecd eseri olarak “Muhammediyye” gibi Anadolu’nun mânâ ikliminin misklerinden olmuştur